Fores Demek

Posted on Eyl 4, 2009 in Yazılar

Fores demek; tutku, kardeşlik, cesaret, cömertlik demek. Birey olabilmek, sorumluluk alabilmek, yardım edebilmek demek. Bağlılık, ileri görüşlülük ve iyi niyet demek.

FORES Mimarlık şirketini kurmayı planladığım 1997 yılının Nisan ayında, 12 yıl sonra birgün bu şirketin de büyüyeceği ve kalabalık gerçek bir aile olacağı hiç mi hiç öngörmediğim bir şeydi.

Dün, Nevin Hanımın mezuniyet yemeğinde, aralarında kan bağı olmamasına rağmen aile olmayı başarmış,  20 harika insana bakarken ilk defa bir şirket kurduğuma, bu şirketi her türlü zorluğa rağmen yaşatma azmime, bana inançlı olmayı öğreten ve aramızda olsun olmasın daima yanımda olan herkese defalarca şükrettim.

Dün akşam çalışma hayatına bizde başlamasa da bizde sonlandıran Nevin Yardımcının veda yemeğinde bir araya geldik, Fores Ailesi olarak. Bolca güldük ve biraz da hüzünlendik, çünkü bu tip ayrılışlar, kızlarımızın biraz gözyaşı dökmesini normal karşılarsak, en kabul edilir ayrılışlardır.

Akşam eve döndüğümde şirketi, geçmişi ve geleceği ile ilgili düşüncelere daldım. Biraz analiz, biraz gerçeklerle yüzleşme ve sonrası hakkında hayaller. Sabah ofis yolunda sevgili yol arkadaşım Merve’yle de birazını paylaştım aslında, ama bence bir şirketten çok bir aile olabilmiş olmamızın altında yatan gerçekler; yazmaya, anlatmaya değer.

Tutku.

Hizmet sektöründe faaliyet göstermeye karar verdiğimde, aslında bu kararı bilinçli olarak vermediğimin farkındaydım. Mesleğim olan mimarlık, en iyi yapabildiğim şey olmasının yanında, para kazanmak için yapabileceğim yegâne şeydi. Daha o zaman biliyordum ki, hayat başarısı ve gerçek mutluluk, ne yaparsam yapayım, tutkuyla, aşkla yaparsam benimle olacaktı. Allah’ın bir lütfu olsa gerek, şu anda birlikte çalışma şansını yakaladığım herkes, işine, ailesine, birbirine aynı tutku ve aşkla bağlı.

Özgürlük.

Fores ailesi, hemen her ay, hep birlikte bir kültür turu, bir yemek, bir gezi organizasyonu düzenliyor. Gün içinde, kendi öz disiplinlerinin izin verdiği aralıklarda ofis dışında teneffüse çıkıyor. Şirketi ikna ettiği takdirde herkes, her türlü gezi, eğlence, iş, satın alma faaliyetini gerçekleştirebiliyor. Ben onlara mentorluk-koçluk dışında patronluk yapmamaya çalışıyorum. Katı kurallar yok, acımasız kurallar hiç yok.

İş yapma tarzı.

Fores içinde herkes öncelikle, literatürde müşteri olarak algılanan, bizce dostlarımız olan insanlar ya da kurumlara yardım odaklı çalışıyor. Yardım sınırından uzaklaştığımız anda, o eylemin bir işkenceye döneceğinin bilincinde olarak, sadece ve sadece sorun çözme ve yardım edebilme düşüncesiyle işlere başlanıyor ve bitiriliyor. Bu şekilde başlanan ve başarısız olan işimiz yok. Ayrıca her departman ve her birey sorumluluğunu üstlendiği andan itibaren, her türlü kararı kendileri verme konusunda serbest kalabiliyor. Böylece Fores içindeki her çalışan, başta öyle olmasa bile zaman içinde; kendine yeten, özgüveni tam, görevini ve yardım etmenin güzelliğini anlamış olarak iş hayatına devam ediyor. Sadece sonuç odaklı çalışıyor, ezilme yok, karar almanın ve yola devam edebilmenin çekincesi yok. Yürüyor ve gidiyor.

Cesaret.

Cesaret bizim doğamızda var. Cesaret olmadan hiçbir şey deneyemez, karar veremez, verdiği kararın arkasında duramaz, değişime ön ayak olamaz ve bunların hepsinden önemlisi, gerçeklerle yüzleşemez insan. Ben 22 yaşında şirket kurarken, 25 yaşında şu anda sahip olmaya devam ettiğim vizyonun temellerini atarken, 30 yaşında ikinci şirketimi kurarken, insanlara yardım etme gayreti içinde büyük paraları ve maddi imkânları riske atarken, çalıştığım insanlara güvenirken içimde azıcık korku olsa, tüm bunları başaramazdım. Bizim şirketimizdeki en çok yapılan aşı da zaten bu cesaret aşısıdır, ancak bu cesaret cahillikten gelen bir cesaret değil, hesaplayarak, karar anlarında hızlı olarak ve en az çaba yasasını kullanarak oluşan bir cesaret.

İşte bu saydıklarım, bizi biz yapan ve hepimizin içinde olan ortak özellikler. Şöyle ya da böyle Fores içinde yetişen her mimar/içmimar/akustik uzmanı bu terbiye ile ancak ve ancak kendi işinin sahibi olabiliyor, çünkü böyle bir mimarlık ofisi Türkiye’de başka yok. Temennim bu kırılmaların, ya bizi daha da büyütecek kırılmalar olması ya da gerçekten hazır olduklarında olması.

Hepiniz çok değerlisiniz. İyi ki varsınız.

Serter Karataban 04.09.2009