We Could Be The Same

Posted on Mar 13, 2010 in Yazılar

Çok sevdiğim MANGA grubu da erovizyonun yüzü suyu hürmetine We Could Be The Same-Aynı Olabilirdik diye bir şarkı yaptı.

”Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felâketler içinde ahlâkını, an’anelerini, hâtıralarını, menfaatlerini, kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor. Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir.”

Kemal Atatürk.

Türk dili Ural-Altay dil grubunun Altay koluna aittir ve bilinen en eski dillerden birisidir. Eklemeler bakımından ve kelime türetme kolaylığı olarak en sistematik, en zengin dil olmasına rağmen, yalancı yabancı dil bilimcilerin ve öğrenmeye kalkan yabancıların yorumlarına göre de oldukça zor öğrenilmektedir.

Türk insanı da tarihte defalarca zümrüd-ü anka kuşu gibi küllerinden doğmuş, en bitti denilen zamanlarda yoktan varolmuş, en ayrı düştüğünde birlik olmuştur. Kendisine, dünyanın en zengin, en verimli, en merkezi topraklarını, kavgasız gürültüsüz, sakin sakin vatan seçmiş, islamiyeti canı gönülden, en önce toplum olarak kabul etmiştir.

Kültürel köklerinin 10.000 yıl öncesine dayandığı söylenir. Tarihte hiçbir dayatmaya boyun eğmemiştir, zorbalık yapmamıştır ve yaptırmamıştır, kimse bir Türk’e istemediği birşeyi yapamamıştır, çünkü her zaman “BİR TÜRK DÜNYAYA BEDEL” olmuştur.

Zamanında, İngilizin biri, “Türkiye, Türklere bırakılamayacak kadar kıymetlidir” dediğinde, bu aklı evvele arkamızı dönüp gülmüşdük, ama o zamandan beri de, Türklere, istemediği herşey yapılıyor; Marshall Yardımı, zamanından önce çok partili hayat, Kore Savaşı, IMF, kardeş kavgaları, gümrük birliği, Avrupa Birliği, özelleştirme, çuval geçirme, sözde Ermeni soykırımı, kısa bacaklı büyükelçi kanepesi, İngiliz dili ve edebiyatı.

Bunlar ve daha niceleri elbetteki çok önemliler ama Oktay Sinanoğlu’nun dediği gibi, “Türkçe giderse Türkiye gider” ve Türkiye gitti gidecek. Az kaldı. Yukarıda saydığım, korkudadan da sayamadığım birçok önemli konunun, beni en rahatsız edeni, işte bu dil meselesi. Bize Türkiye’yi  bırakmak istemeyen meczub ve yandaşları, işe bu dil meselesiyle başladılar. Çünkü denediler, İrlanda’da tuttu. Denediler, Türki Cumhuriyetlerde tuttu. Daha önceleri Orta Afrika’da, İspanya’da. Acemi ve sabırsız Amerikalılar da denedi olmadı, onlar 90 milyon Kızılderiliyi öldürüverdiler. Bu arada buna soykırım diyen falan da olmadı. Amerika sabırsız, bir şeyi elde etmek istiyorsa alenen, tüm çirkinliğiyle adına da demokrasi diyerek yapıyor. Bize yapılansa, binlerce yıllık inadın, kuyruk acısının, başarısızlıklarının tatlı tatlı, yavaş yavaş intikamını almak. Dilimiz malesef, uyduruk bir dile teslim oldu. Tamamen yok oldu mu, diğer herşeyin gitmesi ise an meselesi.

Çok ünlü bir mağaza “The End-SON” diye indirim başlığı atıyor, çok satan bir gazete “And the Oscar Goes To…-VE OSCAR …..NA GİDİYOR“  manşetiyle güne başlıyor, Ülkemiz, ezik ve tamamen politik bir müzik yarışmasına “Everyway That I Can-HER YOLA GELİRİM” şarkısıyla katılıyor. Şimdi “Her Yola Gelirim”i Türkçe söylese olmayacak. Elin gavuru biliyor nasılsa her yola geldiğimizi. Son noktayı da Manga koydu, sağolsun. “We Could Be The Same-AYNI OLABİLİRDİK

Bence çoktan aynı olduk. Asil benliğimizi unuttuk, binlerce yıllık tarihimizi unuttuk, kültürümüzü unuttuk, kardeşliklerimizi unuttuk, bütün dünyanın hayran hayran seyrettiği, hasetinden çatladığı değerlerimizi unuttuk, Büyük Atatürk’ün en önemli sözünü “Türk demek Türkçe demektir. Ne Mutlu Türküm Diyene!” unuttuk; lise mezunlarının %70′inin okuma yazma bilmediği, parfüm, şarap, ilaç şişelerinde kaybolmuş, cahil, sorumsuz, aile mevhumu taşımayan, vahşi İngilize, Amerikalıya benzedik.

En hasından AYNI OLDUK.

Münir Serter Karataban

13.03.2010