Sultan Ahmet Gezisi

Posted on Tem 11, 2013 in TeamFores

111111111111x

Sıcak bir ağustos gününde, gelenekselleşmiş kültür gezilerinden bir tanesini daha gerçekleştiren Fores ekibi soluğu; mimarisiyle, anıtlarıyla, asırları aşan kültür karmasıyla tüm dünyanın gözünün üstünde olduğu Sultan Ahmet’te aldı.

Motivasyon, çalışmak ve öğrenmek kavramlarını kendi içinde yorumlayan ve ortaya yaratıcı projeler çıkartan TeamFores, Sultan Ahmet gezisi sırasında geçmişin iz bırakan ve hayran eden mimarisinin yakından kritiğini yapmış oldu.

dscn1768g

 Sultan Ahmet meydanından başlıyor gezimiz. İlk görülesi eserler ihtişamlı anıtlar… Bunlar Mısır’dan getirilen Obelisk, Yılanlı Sütun ve Örme Obelisktir. Tarihte bir çok önemli olayda sahne almıştır bu anıtlar. Bizans döneminde yapılan festivallerden, Osmanlı döneminde yeniçeri isyanlarına dek tanıklık etmiş anıtları gördükten sonra, başlangıç yapmak üzere Binbirdirek Sarnıcı’na doğru yol alıyoruz. Yerebatan Sarayı da denilen Bazalika Sarnıcı’ndan sonra İstanbul’un ikinci büyük su haznesi olan Binbirdirek Sarnıcı eski Bizans kaynaklarına göre 4. yüzyılda yapılmıştır. 16. yüzyıldan sonra atölye olarak da kullanılmış sarnıcı gördükten sonra güzel bir kahvaltıyla veda edip Ayasofya’ya ilerliyoruz.

dscn1783

 Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından M.S. 532 - 537 yılları arasında İstanbul’un tarihi yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrikkatedrali olup, 1453 yılında İstanbul’un Türkler tarafından fethedilmesiyle Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürülmüştür. Günümüzde müze olarak hizmet veren bu yapıtta dikkat çekici olan özelliklerden bir tanesi de Bizans döneminde birçok defa çöken yapıtın, Mimar Sinan’ın istinat duvarları eklemesinden sonra hiç çökmemesidir.

  Ayasofya’nın 1934 yılında camiden müzeye dönüştürülmesiyle, İstanbul’un ana camisi konumuna ulaşmış Sultan Ahmet Cami’ye gidiyoruz. 1609-1616 yılları arasında sultan I. Ahmet tarafından İstanbul’daki tarihi yarımadada, Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa’ya yaptırılan cami; Mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezendiği için ve yarım kubbeleri ve büyük kubbesinin içi de gene mavi ağırlıklı kalem işleri ile süslendiği içinAvrupalılarca ”Mavi Cami (Blue Mosque)” olarak adlandırılır. Altı minaresi ile ilgi çeken sultan ahmet camii, konuyla ilgili birden fazla efsaneye konu olmuştur.

Efsenelerden bir tanesine göre, dönemin padişahı I. Ahmet, başta minareleri altından yaptırmak istemiştir. Ama kaplamada kullanılacak olan altının değeri padişahın bütçesini fazlasıyla aşınca, caminin mimarı Sedefkar Mehmet Ağa bu emri güya yanlış işiterek, “altın” sözcüğünden “altı” yaparak, camiyi 6 minareli inşa ettirmiştir. Ancak efsaneler bir kenara, Sultan Ahmet Camisi’nin yapılması da hayranlıklar, geniş yankılar uyandırmıştı. Fakat İmparatorluğun bazı eyaletlerinden de itirazlar gelmişti. İtiraz edenler, “camiye altı minare yapılması kabe’ye saygısızlık olur” diyorlardı. Çünkü o zamanlar altı minaresi olan tek mabed Mekke’de idi. Padişah bu meseleyi bütün İslam alemini memnun edecek bir şekilde halletti: Mekke’ye yedinci minareyi yaptirdi.

fscn1811

  Ruhumuzu tarih kokan mimari şaheserler ile doldurduktan sonra yolculuğumuzu, eşsiz İstanbul yarım adasının tarih kokan manzarasına sahip Armada Hotel terasında yemekle sonlandırıyoruz. Yemeklerimiz gelene kadar içeceklerimizi manzaraya karşı yudumlarken, günün kritiğini yapıp; yemekle beraber bu büyük tarihi de, gün batımıyla yavaş yavaş sindiriyoruz…

Hayriye Avcı