Budapeşte – Viyana – Prag – Bratislava

Posted on Tem 11, 2013 in TeamFores

Oluşturduğu projelerle Türkiye’de adından sıkça bahsettiren Fores;  yurtdışında da önemli projelerin mimarı oldu. Fores’in sadece imzası değil,  ekibi de kalıbına sığmıyor ve soluğu 1 haftalık Viyana, Prag, Budapeşte, Bratislava gezisinde alıyor. Gezimiz Macaristan’ın kültür ve sanat merkezi olan Budapeşte’den başlıyor. 30un üzerinde tiyatrosu, 2000 yıl önce inşa edilmiş “Aquincum Museum”un  büyüleyici mozaiği ve ve taş oymaları, Avrupa’nın en güzel operalarından biri olan “Magyar Allami Operahaz”ı ve tarih kokan sokaklarının tadını çıkartıyoruz.
Budapeşte’de geçirdiğimiz günün ardından Viyana’dayız.

61902af002a1dbb48ac79ca

Hundertwasserhaus ile başlıyor Viyana gezimiz.

Bunlar aslında Belediye Evleri. Düşük gelirli insanların kaldıkları bir tür toplu konut da denilebilir. Bu yaratıcı çalışmanın mimarı ise Friedensreich Hundertwasser. Lafın gelişi mimarı dedim. Aslında evlerin mimarı Joseph Krawina, ama bu çılgın tasarım ise Avusturyalı sanatçı Hundertwasser’e ait. O yüzden burası Hundertwasserhaus, yani “Hundertwasser Evi” olarak adlandırılmış.
Bu rengarenk, çizgi film evleri gibi görünen binaların çatılarında toprak, çim alan ve ağaçlar bulunuyor. Ayrıca bazılarının Rus mimarisinde rastlanan soğan kubbeleri de mevcut.
Asimetrik çizgilere sahip olan yapıda toplam 52 adet daire ve 4 adet dükkan var. 1983-85 yılları arasında yaptığı ilk mimari proje olarak bu evleri tasarlayan Friedensreich Hundertwasser şöyle demiştir: “Ressam özgür olmak istediği evler ve mimariler hayal eder ve bunları da gerçekleştirir.”

Viyana’daki büyüleyici gezi sonrasında şimdi sıra Prag’da.

 Prag Kalesi, onun içindeki St. Vitus Katedrali, Charles Bridge, Astronomik Saat Kulesi, Old Town, Nehir Turu, Karlovy Vary, Powder Tower (Barut Kulesi), Petrin Kulesi ve daha birçok tarihi eser mevcut Prag’da. Prag’ın sokaklarında gezmek bile başlı başına bir keyif… Binaların mimarisi, her saat başı kiliselerde verilen klasik müzik konserleri, kristal süs eşyaları satan mağazalar, kuklacılar, biralar…

Prag’ta en ilgimizi çeken yerlerden biri de Müller Evi oluyor.

  Mimarlık kuramı açısından, ev olgusunu artık sadece “ideal ev” ölçütleriyle tartışmayıp özgül evlerin mekânsal kurgularına ve pratiklerine bakmak gerekiyor. Bu türden bir bakış açısını Beatriz Colomina’nın Müller House (Adolf Loos) çözümlemesinde bulmak mümkün. Colomina, evin girişinin üstünde yer alan çıkmanın evin kadınının mekânı olduğunu saptadıktan sonra, pencerenin önünde oturan kadının arkasından gelen ışık dolayısıyla içeriden algılanmasının zorlaştığını, ama aynı zamanda bulunduğu konumdan hem sokağa hem evin iç mekânlarının çoğuna görsel olarak egemen olabildiğini vurguluyor. Colomina’nın yaklaşımında, böyle bir planlama (Loos’un niyetleri dışında da olsa) evin kadınına kısmi bir ayrıcalık tanımış oluyor.

PRAG7

Prag’da geçirdiğimiz o güzel zamanların ardından kendimizi Bratislava yollarında buluyoruz.

Eski şehre yürürken yolunuzun üzerinde 18. yüzyılda inşa edilmiş ve bugün Başkanlık Sarayı olarak kullanılan binayı görüyoruz. Eski şehrin girişinde, yuvarlak bir meydanda, içi büyüleyici güzellikte olan Trinity Kilisesi’nin yapısına hayranlığımızı gizleyemiyoruz. Yapı 1529′da Osmanlı Savaşı sırasında yıkılan St. Michael Kilisesi’nin yerine inşa edilmiş. Kilisenin yapımına 1717′de başlanmış ancak bitirilişi 1727 olmuş. İçerisi tamamen mavi renge boyanmış, duvarlarda ve tavanda oldukça güzel freskler yer alıyor. Kiliseyi biraz geçince dar bir geçitten eski şehir gözüküyor. Eskiden tahta olan ancak 1927 yılında yerini betona bırakan bir köprüden geçip, bugün ayakta kalabilmiş dört kapıdan sonuncusu olan Michael’s Gate den içeri giriyorsunuz.

bratislava02

B7F_bratislava4

Eski binaların alt katları oldukça modern ve zevkli bir şekilde döşenerek, küçük kafeteryalar ve restaurantlar haline getirilmiş. Şehirin içinde dolaşırken oldukça modern bir binanın yanı başında, karşınıza savaşdan kalma olduğunu düşündüren bir ev çıkıyor. Baktığınızda yaşananları tahmin edebiliyorsunuz.Fakat buna rağmen Bratislava çok düzgün bir mimari estetiğe sahip.

  Tarihi, doğası kadar mimarisiyle de adından çokça söz ettiren bu ülkelerde geçirilen bir haftalık gezimizi burada sonlandırıyoruz.

avrupafoto avrupafoto1 avruparesim